3 Aralık 2007 Pazartesi

Dört

Bir ıslık sesi geliyordu tozun, toprağın içinden. Kuru bir sıcak yaz günü sabahında, güneş daha yeni doğuyordu. Bir insan derdini anlatana kadar gölgeleri bir boy daha büyütecek bir güneş.
Rüzgar esmeye başladığında bir anda ıslık sesi kesildi, hıçkırık sesleri rüzgarın o ninni gibi gelen ıslığına karışmaya başladı. "O" an gelmiş olmalıydı muhakkak aklına. Herkesin unut dediği ve sırf bu yüzden kendisini tozun toprağın içine attığı "O" an. Tozun ve toprağın içine kaçtığı gözlerinden derin derin ağlamaya başlamıştı ve o anda işte hıçkırık sesleri rüzgarın ıslığını bastırır olmuştu. Son bir kez yutkundu ve;
-Gitme!!!
Fısıltısı geldi dudaklarının arasından bir zehir gibi. Ardından derin bir sessizlik ve peşi sıra dört bir yandan bulutlarıyla beraber fırtına... Yer gök bir oluverdi bir anda. Bütün hayvanlar ayaklanmış fırtınanın merkezine doğru geliyorlardı. Ayaklandı ve kollarını açarak tozun, toprağın içinden haykırmaya başladı. Doğusundan, batısından, kuzeyinden, güneyinden gelen yılanları bir bir zehirledi. Aynı yönden ve üstüne koşa koşa gelen bütün gergedanları, filleri, zürafaları tek parmakla ezdi. Haykırışları aslanları bile korkutmuş, kaçırmıştı. Ve son bir haykırışla birlikte derin bir nefes...
Fırtına dağılmıştı ve dağılınca her şey eski haline dönmüştü. Tozlu hava eski görüntüsündeydi, dağlardan ağaçların kokuları gelirken tekrar ıslık sesi gelmeye başlamıştı. Gölgesi ise bir boy büyümüştü...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder