8 Aralık 2007 Cumartesi

Ben Geldim (Cem Adrian)

Yürüdüm yürüdüm çok yollardan geçtim ama inan çok büyüdüm..

Düsündüm düsündüm sebebini bulamadim neden neden neden çok üzüldüm?

Simdi,aç kapini lütfen,çünkü ben geldim

Çok üsüdüm, çok soguk yerden geldim

Bana biraz gülümser misin?

Kimseye sormadim,yolu kendim buldum geldim

Simsiyahlarin içinden sana karbeyaz geldim

Beni biraz sever misin? ben geldim!

Üstüm biraz tozlu, yolda çok düstüm geldim

Ellerim çizik üzgünüm, dikenliklerden geldim

Kalbim paramparça ama sana topladim geldim

Bir bilsen neler yazdim, hepsini yaktim geldim

Annemi biraktim sana, kimsesiz geldim

Çocuklugumun söküklerini dikebilir misin?

Izin ver de oturayim lütfen, bacaklarimi çok yordum geldim

Kusura bakma üstüm islak, büyük yagmurlardan geldim

Anlatsam herseyi, dinler misin?

Yanima para almadim, bes kurussuz geldim

Yolda biraz aciktim ama sana,dayandim geldim

Hiç yokken hep olmak nedir,bilir misin?

Kendime devdim!devdim!devrildim geldim

Kardim,buzdum eridim,erittim geldim

Aski sirtima aldim,tasidim,evladim dedim

Açtim,soldum,sarardim geldim

Yandim, söndüm, kül oldum geldim

Ellerinle ellerime su dökebilir misin?

Yüzüme vurdu rüzgar yagmuru,daha çok dedim

Yagmur carpti kendini bana, "bu yetmez" dedim

Kirilmis kanatlarima birkez dokunabilir misin?

Tastim,dagdim,kum oldum geldim

Camdim,kayaydim, tuz buz oldum geldim.

Beni tanri'ya tekrar inandirabilir misin?

Bin kere öldüysem, bin kere dirildim geldim

Canimdan can,kan verdim ama adini yasattim geldim

Yedi kat yerin dibinden beni duyabilir misin?

Kimse inanmadi sana, ben taptim geldim

Dönecek yerim kalmadi, herseyi mahvettim geldim

Simdi beni biraz sevebilir misin?

Ben geldim!

3 Aralık 2007 Pazartesi

Dört

Bir ıslık sesi geliyordu tozun, toprağın içinden. Kuru bir sıcak yaz günü sabahında, güneş daha yeni doğuyordu. Bir insan derdini anlatana kadar gölgeleri bir boy daha büyütecek bir güneş.
Rüzgar esmeye başladığında bir anda ıslık sesi kesildi, hıçkırık sesleri rüzgarın o ninni gibi gelen ıslığına karışmaya başladı. "O" an gelmiş olmalıydı muhakkak aklına. Herkesin unut dediği ve sırf bu yüzden kendisini tozun toprağın içine attığı "O" an. Tozun ve toprağın içine kaçtığı gözlerinden derin derin ağlamaya başlamıştı ve o anda işte hıçkırık sesleri rüzgarın ıslığını bastırır olmuştu. Son bir kez yutkundu ve;
-Gitme!!!
Fısıltısı geldi dudaklarının arasından bir zehir gibi. Ardından derin bir sessizlik ve peşi sıra dört bir yandan bulutlarıyla beraber fırtına... Yer gök bir oluverdi bir anda. Bütün hayvanlar ayaklanmış fırtınanın merkezine doğru geliyorlardı. Ayaklandı ve kollarını açarak tozun, toprağın içinden haykırmaya başladı. Doğusundan, batısından, kuzeyinden, güneyinden gelen yılanları bir bir zehirledi. Aynı yönden ve üstüne koşa koşa gelen bütün gergedanları, filleri, zürafaları tek parmakla ezdi. Haykırışları aslanları bile korkutmuş, kaçırmıştı. Ve son bir haykırışla birlikte derin bir nefes...
Fırtına dağılmıştı ve dağılınca her şey eski haline dönmüştü. Tozlu hava eski görüntüsündeydi, dağlardan ağaçların kokuları gelirken tekrar ıslık sesi gelmeye başlamıştı. Gölgesi ise bir boy büyümüştü...