13 Eylül 2010 Pazartesi

5 Adımda Başkalarının Acısı ile Yeni Bir Yönetim Şekline Nasıl Geçilir?

Çok kolay ve bir iki insan nesli kullanarak gerçekleştirlebilecek bir olayın başlığı her halde bu kadar uzun olmamalıydı. Kısaca 5 adımda yeni bir yönetim şekli nasıl gerçekleştirilir?


1- Karıştırmaya müsait bir toplum bulunur. Cehaletin ve en ufacık bir kıvılcım ile yangın çıkartabilecek gazı bulunan bir toplum olması tecrübe ile sabittir. Bu toplumun değerleri hiçe sayımalı ve bu değerler üzerinden siyasi bir hareket ile karışımın hammaddesi hazırlayacağımız kaba alınmalıdır.
2- Bu hammade ile toplum içersinde gerekli tepkimeleri sağlayacak katkı maddeleri serpiştirilir. Gerekli süre (bu süreç 5 ile 10 yıl arasıdır) hammade ile katkı maddeleri karıştırılır. Bu karışım sonucunda kabın içersindeki ortama darbesel bir gaz çıkar ve toplum kaosa sürüklenir.
3- Kaos süreci yaklaşık 20-25 yıl sürer ve uyutma süreci baş gösterir. Bu süreç içerisinde ortamda ufak tefek darbesel ve krizsel gazlar çıkar. Çıkan bu gazlar toplumun uyuma sürecindeki hızlanmaya katkı sağlar.
4- Uyutma sürecinin bitmesinden sonra 5 yıllık bir "din"lenme süreci başlar. Bu süreç esnasında ortama gemicikleri, kiralık yalıcıklar ve tüccar zihniyeti olan insanlar girer ve toplumu "din"lendirirler. Bu sürecin sonunda toplumun kuralları yenilenir ve hâlka sorulur. Hâlk yeterince "din"lendiyse bu değişiklikler kabul edilir. Değişikliklerin içeriği kimseyi ilgilendirmez. Hatta biraz, değişiklikleri darbesel gaz kılıfı ile sunulması sonucu, teklifin tamamiyle kabul edilmesine yönlendirir.
5- Kabul edilen bu değişikliler sonucunda; 4. adımda ortama dahil olan insanlar artık kalıcı olur ve toplumun çoğunluğu kap içersinde "din"lenmiş bir şekilde yönetim şeklinin değiştiğini bilmeden sonsuza kadar yaşar gider...


Bir toplumun uyutulması için aptal olması gerekir. Aptallık ise o kadar kolay olacak bir süreç değildir. Üzerinde uğraşılması, yılların geçmesi gereken bir süreçtir. Bu sürecin yaratmanın tek yolu  toplumu cahil bırakabilmektir. Cehaleti getirmek ise çok basittir. Toplumu sürekli savaşlara, kendi iç çatışmalarına yönlendirmek durumu hızlandırır. Sonuç olarak aptallık bu toplumlarda kaçınılmaz son olacaktır. Aziz Nesin bu ülkenin %60'ı aptal derken bu süreçten bahsetmiş olmalıdır. Emile Zola ise bu durumu en güzel özetleyenlerdir:


 ''Çocuk beyinliler, cesaretsiz yürekler, uşaklık ve yoksulluk içinde kıvranan bu zavallı sade insanlar, yalancıların, sahtekarların, kamuoyu avcılarının kurbanıdır. Dünyanın efendileri; yani dinler, imparatorluklar, krallıklar saltanatlarını, çalıp çırptıkları, köleliştirdikleri insanların beyinlerini uyuşturarak sürdürüyorlar. Ama bilincin bu uyurgezerliğini, halkın bilincinin bu uyuştukluğunun köklerini daha başka nedenlerde de aramak gerekir. Yığınların böylesine kolaylıkla teslim olması, zehirlenmesi için direnme gücünü bütünüyle yitirmesi gerekir. Zehir özellikle cahiller, bilmeyenler, eleştiriden yoksun beyinlerde etkisini gösterir. Bunca acının ve haksızlığın, alçaklığın temeli, tarihin nice çirkeflikler ve cinayetler arasında ışığa doğru usul ve hantal adımlarla ilerleyen insanlığın büyük acısının ilk ve tek nedeni bilgisizlik değil midir? Halkların kurtuluşu ve kitlelerin köklü eğitimi her şeyden önce bilgisizliğin ortadan kaldırılmasına bağlıdır...'' 


Sonuç olarak; demokrasilerin tam manası ile çalışabilmesi için toplumların belli bir bilinç mekanizmasına kavuşabilmesi gerekir. Bu rejimi benimseyen yöneticilerin alt yapıyı hazırlaması gerekmelidir ki, demokrasi işleyebilsin. Demokrasi kazandığını bahsedip sevinen insanlar bu bilgiyi gözardı etmeden tekrar sevinç nidalarını atmalıdırlar. Tabi o sevinç nidası ise...